Ofisimiz, Miras Hukuku alanında karşılaşılabilecek tüm sorunlarla ilgili danışmanlık, iş ve dava takibi süreçlerinde hizmet vermektedir.
Miras Hukuku alanının konusunu genellikle, kişinin kendisine miras kalması üzerine doğacak durumlar, saklı pay alacakları, reddi miras ve boşanma durumunda mirastan kalan malvarlığın paylaşımı gibi durumlar oluşturmaktadır. Miras Hukuku ile ilgili düzenlemeler, genel olarak 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda düzenlenmiştir.
Türk Medeni Kanununda yer alan Miras Hukuku özel hukuk alanına girmiş olan bir alt daldır. Bunun sebebi miras bırakanın Kamu Hukukundan doğan hakları mirasçılara geçememiş olmasıdır. Gerçek bir kişinin ölümü halinde kişinin sağlığında sahip olduğu intikale elverişli olan malvarlığı değerlerinin akıbetini, kimlere ve nasıl intikal edeceğini düzenleyen hukuk dalıdır.
Mirasta mal paylaşımı yapılırken mevzuatta düzenlenmiş olan iki türlü mirasçı ayrımı bulunmaktadır. Bunlar kanuni mirasçı ve atanmış mirasçılardır.
Atanmış mirasçı; miras bırakanın bir ya da birden fazla kişiyi terekesinin tamamı veya bir bölümü için hak sahibi yapmasıdır. Mirasçı atanması, bir vasiyetname veya miras sözleşmesi ile yapılabilir.Mirasçı atanması düzenlemesi Medeni Kanunun 516. maddesinde yapılmıştır. Buna göre; “Miras bırakan, mirasının tamamı ya da belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir”.Mirasçı atanması hakkında daha detaylı bilgi için ofisimizle iletişime geçebilirsiniz.
Tereke, bir kimsenin ölümünden sonra geride bırakmış olduğu maddi mal varlıklarını ve borçlarının tamamını kapsayan terime denilmektedir. Tereke, herhangi bir devir işlemine gerek olmaksızın kendiliğinden mirasçılara geçer. Miras bırakanın mutlaka haklarını devredebileceği bir gerçek kişi veya tüzel kişi(vakıf veya dernek) vardır. Tereke, ölen kişinin hakları ve borçları bir bütün halinde mirasçıya bırakılmasıdır.
Terekeye tabii tutulan mal varlıkları para karşılığı olan değerleri kapsamaktadır. Bunlar; para, araç, taşınır ve taşınmaz tüm malvarlıkları ve alacak hakları gibi buna benzer şeylerdir.
Ölümü gerçekleşen olan kişinin bazı hak ve alacakları ölümle birlikte sona erer ve mirasçılarına geçmez. Bunların terekeye dâhil edilebilmesi mümkün değildir örnek olarak nafaka alacakları, manevi tazminat alacağı, intifa hakkı ve oturma hakkı gibi.
Miras Hukuku’nda mirasın paylaştırılması, yasal mirasçıların kan bağına bağlı olarak zümre sistemi ile belirlenmiştir. Mirasta zümre sisteminde kişinin soyu esas alınmaktadır. Miras bırakan kişiye göre zümre belirlenir.
Bu sistemde en önde bulunan herhangi bir mirasçının olması durumunda diğer zümrede yer alan ve kan hısmı olan kişiler mirastan yararlanamaz. Zümre başındaki kişiler hayatta oldukça, alt soylara miras geçmez.
Zümreler miras bırakandan başlayarak ve miras bırakana olan yakınlığa göre belirlenmektedir. Türk Medeni Kanununa göre üç zümre sistemi vardır. Birinci zümrede bizzat miras bırakan kişiden dünyaya gelmiş olan altsoydur. İkinci zümrede ise miras bırakanın kardeşleri, kardeş çocukları ve kardeş torunları yer almaktadır. Son olarak üçüncü zümrede ise miras bırakanın büyük anne, büyük babaları ile onların altsoyundan meydana gelen miras bırakanın amcası, halası, teyzesi, teyze çocukları gibi kişilerden oluşmaktadır.
Türk Medeni Kanunu Madde 449. Fırkasında yer alan hükümde eşin mirasçılık durumu hakkında düzenleme yapılmıştır. Buna göre; eş, miras bırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı kadar terekede payı olacaktır.
Miras bırakanın anne ve babası hayatta değilse ve sağ kalan eş, büyükanne, büyükbaba veyahut onların çocukları ve torunları ile birlikte mirasçı ise bu durumda terekenin dörtte üçü sağ kalan eşin payı olacaktır. Murisin çocukları ile birlikte sağ kalan eş ise dörtte bir oranında terekeden pay alacaktır. Bunlardan hiçbiri yok ise mirasın tamamı sağ kalan eşin hakkı olacaktır.
Birinci zümre ile mirasçı olan eşin miras payı mirasın dörtte biri kadardır. İkinci zümre ile mirasçı olan eşin miras payı mirasın yarısıdır. Üçüncü zümre ile mirasçı olan eşin miras payı ise mirasın dörtte üçüdür. Her üç zümrede de mirasçı bulunmazsa sağ kalan eş mirasın tamamına hak kazanmıştır.
Eşler arasında boşanma karanın kesinleşmesiyle beraber boşanmış olan eş mirasçı olamaz ve yasal mirasçılığı son bulur. Boşanan eşler yasal olarak da birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar. Boşanma davası sırasında eşlerden birisinin hayatını kaybetmesi durumunda sağ kalan eş evlilik devam ediyormuş gibi mirasçı olur. Ancak Türk Medeni Kanunu 181. Maddesinin ikinci fırkasında ölen eşin mirasçılarına davaya devam etme hakkı verilmiştir. Boşanma davasına diğer mirasçılar tarafından devam edilmesi durumunda dava sonucuna göre miras payları belirlenir.
Türk Medeni Kanunu Madde 501’e göre mirasçı bırakmaksızın ölen bir kimsenin mirası hazineye geçer. Buna göre devlet de yasal mirasçılar arasında yer almaktadır. Ancak devletin mirasçı olabilmesi için ölen kişinin hiçbir yasal ve atanmış olan mirasçısı bulunmaması gerekmektedir.
Devlet mirasçılığının iki özelliği bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Devletin mirasçı olduğu hallerde, terekenin resmî olarak defteri tutulur. (TMK m. 631/1) İkincisi; devletin miras bırakanın borçlarından dolayı sorumluluğu, miras yoluyla edindiği değerlerle sınırlıdır. (TMK m. 631/2)
Saklı paylı mirasçılar miras bırakanın altsoyu, annesi, babası ve eşidir. Bunların saklı pay oranları Türk Medeni Kanunu madde 506’da düzenlenmiştir.
Sadece saklı pay mirasçıları Tenkis davası açabilirler. İptali istenebilecek tasarruf miktarı ise sadece ihlal edilen saklı pay oranıyla sınırlıdır. Tenkis davası, kural olarak saklı paya sahip olan mirasçıların, miras bırakanın yapmış olduğu ve kendi saklı paylarının alt sınırlarının oranını aşan kazandırmalarının bu oranda etkisizleştirilmesinin talep edildiği dava türüdür. Tenkis yenilik doğuran bir dava türü olarak ele alınmaktadır.
Mirasın reddi, diğer adıyla reddi miras hak ve alacaklarını bırakan kişinin ölümü üzerine yasal veya atanmış mirasçıların hak ve yükümlülüklerini reddetmesi olarak tanımlanmaktadır. İki türlü reddi miras talebi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi mirasın gerçek reddi, ikincisi mirasın hükmen reddidir. Mirasın reddi talebi, miras bırakan kişinin son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesine yapılmaktadır. Sulh Hukuk Mahkemesinin vereceği kararla miras reddedilmektedir.
Kendisine miras kalan kişinin mirası reddetme işlemlerini yapabilmesi için fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Kişi ayırt etme gücüne sahip olmalı, reşit olmalı ve kısıtlı olmaması gerekmektedir. Bu şartlar doğrultusunda mirasın reddi mümkündür.
Mirastan mal kaçırılması durumunda muris muvazaası davası açılacaktır. Davanın lehe sonuçlanması durumunda kaçırılmış olan malların terekeye eklenerek miras paylaşımı usule uygun bir şekilde yapılabilmektedir.
Mirastan mal kaçırıldığı, murisin vefatından önce bazı mirasçıları lehine tasarruflarda bulunduğu bir durum ile karşı karşıya iseniz daha detaylı bilgi almak için iletişim kısmında bulunan telefon numaralarımızdan veya Whatsapp hattımızdan bize ulaşabilir, yüz yüze görüşme için randevu oluşturabilirsiniz.
Muris muvazaası miras bırakan kişinin mirasçılar arasından bir veya birden fazla kişinin miras hakkından muaf tutmasını amaçlamaktadır. Böyle durumlarda bir malvarlığının gerçekte bedeli alınmadan ve gerçekte niyet bağışlamak olduğu durumlarda tapuda satış gösterilerek alım satım sözleşmesinin yapılmasıdır. Miras bırakan kişinin yapmış olduğu bu sözleşmeler ölümünden sonra muvazaa nedeni ile iptal edilebilmedir.
Satış yapılan malvarlığının gerçek bedelin alınması durumunda, bağışlama yoluyla yapılan devir işlemlerinde, miras bırakacak olan kişinin ölünceye kadar bakıp ilgilenmek koşulu ile yapılan devir işlemlerinde, malvarlığının mirasçılar arasında eşit oranda paylaştırılması durumlarında ve gizli bağış yapılması durumlarında Muris Muvazaası kabul edilmemektedir.
Mirasçıların Saklı Paylarının Korunmasına Yönelik Tenkis Davaları, Karşılıksız Yapılan Kazandırmaların İadesi için Denkleştirme Davaları, Muris Muvazaası Davaları ve Mirasın Reddi Davaları Miras Hukuku alanında takip ettiğimiz davaların konularını oluşturmaktadır. Bu davalar ilk derece mahkemelerinde takibi, duruşmalarına katılımı ve bu davaların istinaf mahkemeleri ve diğer kanun yolları sürecinde müvekkillerimize danışmanlık, iş ve dava takibi desteği sağlamaktayız.
Sizin de yukarıda belirttiğimiz türde Miras Hukuku kapsamına giren bir hususta yaşadığınız bir ihtilaf veya destek almak istediğiniz bir husus varsa, bize iletişim kısmında bulunan numaralarımızdan veya Whatsapp iletişim hattımızdan ulaşarak danışmanlık hizmeti alabilir veya avukatlarımızla yüz yüze görüşmek için randevu oluşturabilirsiniz.
Marmara Mahallesi 9. Sokak Astro Rezidans A Blok No:2/32 Beylikdüzü / İstanbul
0 (544) 316 25 54
info@yildirimsoy.com
Yıldırım & Soy Hukuk Arabuluculuk Bürosu © Copyright 2023 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir